Konu: www.kizlararasinda.com' Eylül 2009 Çarş. 17 Şub. 2010, 00:05
Emre Aydın hakkında merak ettiğin her şey!
Biz en çok seni dinliyoruz, sen en çok kimleri dinlersin, Emre? İngiliz rock gruplarını daha çok dinliyorum. Placebo, en sevdiğim müzik grubu. Yeni dönem grupları da takip ediyorum. Çok çeşitli müzisyenleri işim gereği takip etmeye çalışıyorum. En çok vakit geçirdiğim grup Placebo’dur.
Hayatında en çok değer verdiğin kişi kim? Öncelikle ailem, sonra arkadaşlarım ve fan kulübümün üyeleri, benim için çok önemli.
Dışarı çıkarken mutlaka yanına aldığın eşyaların var mı? Bakım için veya aksesuar olarak bir şeyler almıyorum yanıma. Cep telefonum, cüzdanım, anahtarlarım. Başka da bir şey almam.
Bugüne kadar hep düşlediğin, ama gerçekleştiremediğin bir hayalin var mı? Büyük bir hayalim yok. Aslında hayal ettiğim her şey büyük şeyler ama hep işimle ilgili. Bir sonraki şarkıyı, klibi, konseri vs. düşünüyorum…
Çok uçuk bir hayalin yok mu hiç? Bana çok çılgınca gelen bir hayalim yok. Her şeyin mümkün olduğunu düşünüyorum. Son zamanlarda kafama taktığım şey Doğu Avrupa gibi Türklerin az yaşadığı yerlerde konser verebilmek. Batı Avrupa’da Belçika, Hollanda, Norveç gibi Türklerin yabancılarla birlikte yaşadığı ülkelerde çalabiliyoruz ve o konserlerimize yabancılar da geliyor ama Doğu Avrupa’da hiç Türk olmadığı için oraya girmek çok zor. Aslında Amerika müzik Endüstrisine girmek çok zor olarak bilinir ama orası da çok zor. Son günlerde Polonya, Slovakya gibi ülkelerde nasıl konser verebilirim diye düşünüyorum. Bir Macaristan konseri olacaktı, sanırım ertelendi. Türklerin az olduğu yerlerdeki grafiği taktım kafama:) Şu anki hayalim o.
Yurtdışında kaç ülkede konser verdin bugüne kadar? Saymadım. Öyle “çoook” değil, ama baya oldu. Sadece Uzakdoğu ve Doğu Avrupa ülkelerine gidemedik. Onun dışında gelişmiş, popülasyonu çok olan, İngiltere de dahil pek çok ülkeye gittik. İngiltere’ye gitmek zordur çünkü. Almanya’ya gidiyorsunuz, eyaletlerinde de değişiklik oluyor. Avrupa kriterleri de kendi içinde değişiklik gösteriyor. Almanya’yla İngiltere arasında hiçbir ortak nokta yok örneğin. Sevdikleri işler çok ayrı. Latin Amerika’yla Orta Doğu’nun hiç ilgisi yok. Gidilebilecek yerlerde çalıyoruz. Bir de Brezilya ve Arjantin’de de bilet kesebilmek istiyorum.
MTV’de aldığın ödülün yurtdışında olumlu katkısı oldu mu sana? Bir sürü katkısı oldu tabiî ki. Avrupa’daki gençlerin ekonomik durumu daha iyi olduğu için arşivcilik yapabiliyorlar. Bu sayede onlara daha kolay ulaşabildik.
Mantığına göre mi yoksa hislerine göre mi kararlar alırsın? Bir şarkıyı mantığa göre yapayım diyorum. Sağını solunu ona göre düzeltiyorum. Hatta bunun örneğini yeni yaşadık. Bir süre sonra o mantıkla yaptığım şey hiç içime sinmiyor. Silip atıp baştan yapıyoruz. Bir İngilizce single yaptık…
Yaptın mı? Evet, yaptım. İngiltere’de çıkan isimsiz grupların şarkılarını inceledim. Neredeyse 250 tane şarkıya bakmışımdır. Onları göz önünde bulundurarak bir şeyler yaptım. Klip çekilecek, yönetmenle konuşuldu. Evde son bir kez açayım dedim, dinledim. Acayip rahatsız oldum. Mantıkla yaptığım bir şeydi, aldım çöpe attım. Belki gereksiz maneviyatçı bir yaklaşımdı, belki o yaptığım çok başarılı olacaktı, şimdi yaptığım olmayacak bilemem ama içime sinmedi.
Şarkılarını dinledikçe şunu fark ediyoruz, kesinlikle kendi tarzını oluşturan, kimseye benzemeyen birisin. Tamamen, içinden geldiği gibi yazıp söylüyorsun ve seviliyorsun. Bu duygusallıksa, öyle devam etmelisin… Yurtdışında durum biraz daha farklı işte. Bir destekleyenler var, bir de lanet edenler var. Zaten bir iş yaptığınız zaman önünüzdeki kitle ortadan ikiye bölünüyor. İyi yapmanı isteyenler, bir de yapama diye bekleyenler var. Ama bir şekilde kendi hissettiğiniz bir sorumluluk da var. Benim “Afilli Yalnızlık” albümüm İngiltere’de bir kategoriye girse, “Alternatif indie” tarzı olarak geçer. Bu tarz da en yenilikçi müzik akımlarından biri. Elektronik bir sample kullanacak olsanız, en yenisi olmak zorunda. Bu yüzden ekip olarak çıldırdık. Tartışmadığımız noktası kalmadı, bitti dediğimiz anda da hiç olmadığını fark ettik. Fazlaca mantık girmiş o işin içine galiba.
Şu an kariyer olarak olmak istediğin yerde misin? İstediğim yerdeyim, zaten bunu da pek düşünmüyorum. Hep bir sonraki işi planladığım için kariyerimde hangi noktada olduğumu takmıyorum kafama. Ama mutluyum halimden. Beni seven ve destekleyen insanlar var. Son günlerde doğru düzgün konserler yapılamıyor ama fan kulübüm sayesinde, konserler veriyorum. Gittiğim her yere geliyorlar ve beni yalnız bırakmıyorlar. İnsana kendini daha özel hissettirecek bir şey de yoktur herhalde.
Sürekli çalışıyorsun, biraz yatayım dediğin zamanlar olmuyor mu? Birileri mi zorluyor seni çalışmak için? Kimse zorlamıyor tabiî ki:) Geçen gün “Ben neden bu kadar yorgunum?” diye düşündüm. 2002’e 6.Cadde’de olduğum günlerden beri çalışıyorum. O zaman daha çok çalışıyordum çünkü bir taraftan okulla da cebelleşiyordum. O zamandan beri, bir ay şarteli kapatıp hiç tatil yapmamışım. 7 sene olmuş, çok istiyorum bunu ama yapmam gereken bir sürü iş var. Yapacak vaktim yok. Yıllar geçiyor, 45’inden sonra Havai’ye gitsen ne anlamı var? Evet, doğru söylüyorsun:)
Şöhret olduğun için yapamadığın bir şey var mı? Öyle özel bir şey yok ama öyle çok basit şeyleri yapamamanıza sebep oluyor. İstanbul’da biraz daha rahat olabiliyorsunuz çünkü burada insanlar televizyonda gördüklerini sokakta görmeye alışık. Konser için şehir dışına çıkınca bir marketten bir şey almak bile büyük mesele.
Burada kendi ev ihtiyaçlarını gidip kendin alabiliyor musun? Yok, alamıyorum.
Evde süt bitince ne yapıyorsun? Alacak birini buluyorum:) Çok küçük küçük saçma şeyler ama büyük problem. “Tamam, ben bugün çok enerjiğim ve her şeyle mücadele edeceğim” dediğim bir gündeysem, çıkabiliyorum. Çünkü kasiyerler birilerine telefon açıyor, birileri geliyor, o onu çağırıyor ve bir karışıklık oluyor. Birisi gelip sizi yarım saat esir edebiliyor. Kalabalığı görüp gelenler oluyor. Bir gün marketten bir şey alacaktım ve içeri şapka gözlükle girdim.
Dido’n geldi örneğin, ama alamıyorsun, mecbursun:) Çok ufak bir şey için girip, istediğim şeyi alamayıp, sonra da kaçtığımı hatırlıyorum:)